KADİM KENTİN HİKAYELERİ
7- İBRAHİM KARAHAN
(HELVACI LOMEN’İ ve KARDEŞİ UĞUR KARAHAN’ı BÖYLE ANLATTI)
Kendisi, 1954 yılında ilçemizin Hacı Esat Mahallesinde dünyaya gelir. Altı kardeştirler. Evleri biri aşağı da biri de yukarı da olmak üzere iki odadan ibarettir. Babası, Zertlekçi’nin Ali Osman Karahan’dır. Babası Ziraat Bankasının veznedarıdır. 35 yıl veznedar olarak çalışmış ve emekli olmuştur. Kardeşi, Uğur Karahan’ı trafik kazasında kaybetmiştir. Kendisi Kendi halinde sessiz, efendi birisidir. 2012 yılında emekli olmuş, 2018 yılında eşini kaybetmiştir. 2019 yılında ise, hac farizasını yerine getirmiştir. İki umre yapmıştır. Oğlu hafız, kızı ev hanımıdır. Beş vakit namazına dikkat eder, çeşitli hatim programlarına katılır. Sıklıkla Radyocu Coşkun Oğuz’un orada vakit geçirir. Geçmişi özlemle yad eder.

OĞLUM HARAM YEMEDİM HARAMA EL SÜRMEDİM DOĞRU İNCELSEDE KOPMAZ
Babam rahmetli helal haram kazanca çok dikkat ederdi. Bu dikkatle otuz beş yıl Ziraat Bankasında çalıştı ve emekli oldu. Bizlere tavsiyesi her zaman, harama el sürmeyin yavrum, doğru olun, doğruluktan sakın ayrılmayın, doğru incelse de kopmaz diye öğütlerdi.
BABAM KENDİ CEBİNDEN ÖDEMİŞ
Babam, çalışma hayatında bize anlattığı meşhur bir anısı vardır, sizlerle paylaşmak istiyorum. Babam rahmetli bir gün, vezne de hesabı kapatırken, ödemelerde banka müşterisinin birisine 500 TL fazla vermiş, aramış o kişiyi bulmuş ve odacılarına talimat vererek, ücreti geri istemiş ancak, müşteri ücreti vermemekte ısrar etmiş bunun üzerine babam rahmetli, ücreti kendi cebinden ödemiştir. Hakkım olsun ötede diyerek bu mevzuyu kapatmıştır. Velhasılı rahmetli paraya pula önem vermezdi.
UĞUR ABİM BANKACI OLMAYI ÇOK İSTEDİ
Uğur abim, babamdan dolayı olsa gerek, bankacılığa aşırı ilgiliydi. Liseyi bitirdikten sonra, Akçeşme İlkokulunda, vekil öğretmenlik yapmaya başladı. Vekilliği bitince, bankacı olmak istedi. Ama babam pek müsaade etmedi. Çünkü bu müessese adamın suyunu sıkar, küspesini çıkarır dedi. Abim, ısrarcı oldu. Nitekim o dönemler, abim bu ısrarını Ziraat Bankası Genel Müdürü Hayrani Sakarya’ya iletiyor. O da gereken sınavlardan geçirdikten sonra, Bolvadin Ziraat Bankasına Muhasebe Memuru olarak atanıyor. Daha sonra Müdür Muavinliği ünvanıyla komşu ilçelerimizde görev yaptı.
ÇAY DÖRT YOLUNDA TRAFİK KAZASI YAPTI
Rahmetli akrabalık ilişkilerine fevkalade önem verirdi. 1991 yılıydı, Bolvadin’e izne gelmişti. Rabbimizin hikmetidir, trafik kazası geçirdi. Trafik kazasının ardından vefat etti. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah.
HELVACI LOMEN’DE MESLEK HAYATIMA BAŞLADIM
1965 yılında Savaş İlkokulunda okulu bitirdim. Okulu bitirir bitirmez, cennet mekan ilçemizde helvacılık yapan Helvacı Lomen’in yanına girdim. 1970’ yılına kadar çalıştım. Tabi o dönemlerde çarşımız çok hareketliydi. Büyük bir ada vardı. Terzisinden, lokantasına, hırdavatçısından, bakkalına her türlü esnaf orada faaliyet gösteriyordu. Tabi yolcu otobüsleri de, Çarşıya girdiği için fevkalade hareketli oluyordu. Ne günlerdi be.
ŞEPİT HELVA SUSAMLI CEVİZLİ HELVALAR YAPARDIK
Merhum Helvacı Lomen ustanın yanında, şepit helva, susamlı cevizli helvalar yapardık. Satışı iyi olurdu. Çünkü herkes, ziyaretlere giderken birbirlerine ikram ederlerdi. O dönemlerde hediyeleşme kültürü iyi konumdaydı.
GÖL KATİPLİĞİDE YAPTIM
1970 yılının sonlarında, Helvacı Lomen’in yanından ayrıldıktan sonra, Sütçü Ali Dere’nin yanına girdim. İhsan Özaydın ve Ali Dere beni, Salihli Göl Marmara’ya götürdü. Orada çıkan balıkların sayısını tutanakla, tutar, ambalajlar fabrikalara gönderirdik. Göl katipliği de yaptım.
KONFEKSİYONCULUKTA YAPTIM
1971-1974 yılları arasında, İstanbul Pendik’te Halil İbrahim Doğruyol’un yanında, konfeksiyonculuk yaptım. Pazarlara giderdik, insanlar arasında sevgi saygı dayanışma fevkalade iyiydi.
ASKERLİK EVLİLİK ve ASKERLİK SONRASI
1974 yılında vatani görevini yapmak üzere, İstanbul Maltepe’ye gittim. Orada kısa durdum, terhis olup döndüm. 1975 yılından 1986 yılına kadar, Özen Lokantasında, aşçılık yaptım. Rabbim nasip eyledi, 1978 yılında, Rüştiye Camisinin İmam Hatibi Dişli Kasabasına mensup, Hacı Mustafa Aksoy’un kızıyla evlendim. Allah’a hamdolsun kırk yıl evli kaldık.
1985 YILINDA DEFTERDARLIK AŞÇILIK SINAVI AÇTI
Tenekeci Bekir’in oğlu Ali Dede bir gün bana, “Abi, Afyon Defterdarlık Aşçılık kadrosu için sınav açmış, başvur.” dedi. Sınava girdik, çeşitli yemek tarifleri istendi, kadın budu gibi felan, bunları yaptık. Genel kültür soruları da soruldu. Ayrıca o gün, defterdarlığın yemekhanesine götürdüler. 350 kişiye salçalı dörder adet köfte yapmamız istendi. Hemen o gün, 1400 köfte yaptık. Salata, meyveleri yıkadık gerekli menüyü hazırlayıp memurlara servis ettik. Bu arada hiç unutmam sınava yirmi dört kişi başvurdu, üç kişi alındı. Sınavı kazanmama rağmen uzun süre atamam yapılmadı. Mağdur oldum.
DEVREYE ABDÜLVAHAP ERKAN GİRDİ
Sınavı kazandık, gerekli evrakları verdik. Görev bekliyoruz. Yer tercihlerini dahi yaptık. Ancak bir türlü göreve çağırmadılar. Bunun üzerine Muharrem Bayar ile sünnet düğününde karşılaştık. Oda o dönem, Bolvadin Lisesi müdürüydü. Ayrıca kendisi benim, Helvacı LOMEN’DE kalfamdı. Atama beklediğimi söyledim. Öyle şey olur mu ya diyerek, yarın yanıma gel dedi. Vardım. Kendisi, bana, “ Ankara Yargıtay’da Abdülvahap Erkan var, ona git durumunu söyle, Maliye Bakanlığındaki müsteşar arkadaşları vardır sana yardımcı olur.” bunun üzerine gittim. Kendisi, bana dediği gibi yardımcı oldu, ancak uzun uğraşlar vererek göreve başladım.
EMEKLİLİĞE UZANAN SÜREÇ
Isparta’da üç yıl, Afyon’da iki yıl ve Bolvadin’de de on beş yıl kadar görev yaptım. Afyon ve Isparta’da aşçıydım ancak Bolvadin’de aşçı kadrosu olmadığı için bekçilik yaptım. Görevden kaçınmazdım, kalorifer de yaktım vakıfların yemeğini de pişirdim. 2012 yılında ise emekli oldum. Rabbim tüm isteyen kullarına nasip eylesin.
Yorumlar
Kalan Karakter: