ALLAH YAĞMUR VERİR Mİ?
Hatalarımız pek çok, kusurlarımız dolu… Çalışma yok, emek yok, şükür yok, fikir yok, zikir yok!... Bu durumda Allah yağmur, kar verir mi?
Bu hatalarımıza bir göz atalım:
✓- Sanayi atıklarını dökerek, akarsu, göl ve denizlerimizi kirletiyoruz.
✓- Bu atıklarla bitki örtüsü zarar görüyor.
✓- Motorlu taşıtlardan çıkan ekzoz gazları
✓- Sanayi bacalarından havaya salına zehirli gazlar
✓- Tarımsal mücadele ilaçları, parfümler, deodorantlar…
✓- Zekatın tam verilmemesi ve fakire sadaka vermekten kaçınılması
✓- Kul hakkı olan kişilerin helalleşmemesi
*************************
✓- Küs olan kişilerin barışmamakta inat etmesi
✓- Günahlardan tövbe edilmemesi
✓- Yeterli şekilde ağaç dikilmemesi
✓- Küçüklerin büyüklerine karşı hürmetinin azalması veya yok olması
✓- Bazı televizyonlardaki yemek programlarındaki kişilerin, Allah’ın verdiği her türlü nimetleri küçümsemesi, hor görmesi
✓- Bazı televizyonlar, şehirleri gezip oranın yemeklerini tanıtırken; alıp-alamayanı, yiyip-yiyemeyeni düşünmeden; her türlü etleri, kebapları, tatlıları gösterip halka zulüm etmesi
✓- Bazı televizyon dizilerinde Türk ve İslam aile sistemine uymayan yaşantıların gösterilmesi, bunların normal sayılması
*************************
✓- Varlık içerisinde olunduğu halde, ihtiyaçlılara ve depremzedelere gerekli yardım yapılmaması
✓- Toplumdaki çıplaklığın son halini alması, zemheride bile kızların göbeği açık gezmesi
✓- Aile içerisinde ufak bir problemden dolayı huzursuzluk çıkarılması
✓- Hak ile batılı ayırt edememe
✓- Körü körüne bağlılık
✓- Bir elin verdiğini, öbür elin görmesi
✓- …….
YAĞMUR (RAHMET)
Toplumumuz yağmura “rahmet” der. Rahmet; Allah’ın merhameti, acıması, bereketi demektir. Yağmur olmazsa, yer altı suları olmaz; su olmazsa hayat olmaz. Vücudumuzun yüzde altmışı sudur. Dünyanın yüzde yetmişi ise sularla kaplıdır. Kısaca; atalarımızın dediği gibi: “Ölüye de su, diriye de su…”
Son yıllarda rahmetimiz (yağmur ve kar) azaldı. İstediğimiz kadar yağmurlar yağmıyor, zemheri çıktı yeterli rahmet göremedik. Kar, yağmur ne zaman düşecek diye havaya bakıp duruyoruz. Uzmanlar “Küresel Isınma” diyorlar. Küresel ısınmaya sebep olan kim?.. Bizleriz… Daha lüks hayat sürebilmek için doğayı mahvediyoruz.
***********************************
Tarihte de pek çok kurak zamanlar yaşamışız. 1943 -1944 yıllarında Bolvadin’de de çok kuraklık olmuş. Ekmek kıtlığı başlamış. Yarım çuval buğday, bir sarı liraya yükselmiş. Hayvanlar kurumuş bitki köklerini yemişler. Ekilen ekinler çıkmamış, toprak altında kalmış. Şu anda da, kuraklık depremden bile daha tehlikeli durum arz ediyor.
Sularımızı tasarruflu kullanmıyoruz. Atalarımız bize hep tasarrufu öğrettiler lakin biz buna uymuyoruz. Sularımızı hoyratça kullanıyoruz. Her şeyin bir sonu var, su da bitebilir. O zaman dünyanın sonu geldi demektir.
SAYACI GELDİ
Türklerin, İslamiyet’ten önce yağmur yağmadığı, kuraklık olduğu dönemlerde Şamanizm âdeti olarak yaptıkları bir uygulama vardı. “Saya Han” adına düzenlenir ve “Bereket Töreni” olarak adlandırılırdı. Bu tören Türkler İslamiyet’e girdikten sonra da devam etti.
Benim küçüklüğümde yağmur yağmadığı zaman mahalle çocukları-gençleri bir araya gelirler, bir kişinin üzerine elbisesi ıslanmayacak şekilde çilte (şilte) ve çuval geçirirler, mahallede kapı kapı dolaşırlardı. Buna “Saya Gelini” denirdi. Evlerin kapısı çalındıktan sonra şu mani söylenirdi: “Yağmur gelini yağ ister, yağ ister; / Yağ olmazsa bal ister, bal ister.” derler; ev sahibi de sayacının başından aşağı bir güğüm veya bir tas su döker: “Rahmetimiz bol olsun, yağmurumuz bol olsun, rızkımız bol olsun” der ve hediye olarak bulgur, yağ veya ekmek verirdi. Daha sonra çocuklar bu toplananları pişirtip yerlerdi. Böylece yağmurun yağacağına inanılırdı.
*****************************
Önceleri, böyle kuraklık dönemlerinde Kurtbaba Tepesi’ne çıkılır, koyunlar kesilir, bulgur pilavları pişirilip yendikten sonra “Yağmur Duası” yapılırmış. Son dönemlerde bu âdetimizin Ağılönü’ndeki harmanyerinde yapıldığını hatırlıyorum. Peygamberimizin de yağmur duası yaptığı rivayet edilir. Toplumumuz nisan yağmurlarına çok önem verirdi. Ekinlerin bu dönemde büyüyeceğini söylerlerdi. Rahmetli hac’anam (babaannem), nisan ayında yağan yağmura: “Ebizemzem” (zemzem) der, yağmur yağdığı zaman, damdan akan oluğun altına bir kap koyar, burada biriken suya “Yasin” okuyup içer ve ağrıyan yerlerine sürerdi.
Bizim yapacağımız, sularımızı tasarruflu kullanmak, Allah’a rahmetini esirgememesi için bolca duada bulunmaktır. Onun rahmetinden uzak olursak halimiz perişan…
(N.Sait EKİCİ)
Yorumlar
Kalan Karakter: