GÜLSÜN KONYA
.Gülsün KONYA…Baklâcı Güssün Aba…Arabacı Yusuf KONYA’nın eşi…44 senedir, düğünlerde, davetlerde, bayramlarda, seyranlarda insanlara baklava yapıp; herkesin ağzını tatlandırdı.
.HAYATINIZI ANLATIR MISINIZ?
.1932 yılında, Bolvadin’in Karacaören Köyü’nde dünyaya gelmişim. Babamın adı Murat…Çobanlık yapardı, kendi koyunumuzu güderdi. Üç oğlan, iki kız; toplam beş kardeşiz. Ben beş yaşında iken ablam gelin oluyor. Gerdek girdiği gece vefat ediyor. Anam buna çok üzülüyor; üzüntüden döşşeklere düşüyor. Ablamın kırkıncı gününde ise anam vefat ediyor. Ben anamı bilmem... En küçüğümüz dört aylık olmak üzere, dört kardeş dökülüp kalıyoruz. Anamın babası: “Çocuklar döküldü kaldı!” diyerek, babama Kemerkaya’dan bir kız bulup evlendirdi. Üveyi ana gelince çok sıkıntılar çektik. Benim küçüğümü Bolvadin’e evlatlık vermişler. Onun küçüğünü teyzem almış, onu berber etti. En küçüğümüz olan İsmail’i de ben büyüttüm.
**********************************
.ÜVEYİ ANAYA ALIŞABİLDİNİZ Mİ?
.Üveyi anamın çocuğu olmadığı gibi, bizi de bağrına basmadı. Devamlı eziyet etti. Onu-bunu mâne eder, beni döverdi. 12 yaşına geldiğim halde beni devamlı döverdi. Sokağa çıkar, gizli gizli ağlardım. Teyzemin evi bizim evin yanındaydı. Gene bir gün bahçede ağlarken, teyzem ağladığıma dayanamamış ve beni yanına çağırdı. Beni teselli etti ve bağrına bastı. Ben tekrar eve gitmek istemediğimi söyledim; teyzem de, beraber kalmamızı söyledi. Teyzemin yanında kalmaya başladım. Babam çağırdı fakat gene de gitmedim. Bu yüzden babam bana üç sene küstü.
.Bolvadin’in Bekirağa Mahallesi’nde oturan Ahmet Hoca vardı. O, bizim köyde hak ile imamlık yapardı. Ayrıca, evinin odasının birinde köyün çocuklarına Kur’an okumasını ve duaları öğretirdi. Babam, ilkokula gitmeyince, hiç olmazsa Kur’an okumasını öğrensin, diye beni oraya gönderdi. Oraya bir müddet gidip duaları öğrendim. Eve gelince üveyi anam, niye gittin? diye döverdi. Sonra gene üveyi anam beni oraya da göndettirmedi.
********************************
.MADDİ SIKINTILAR ÇEKTİNİZ Mİ?
.Köyden gelince çok sıkıntılı günlerimiz oldu. Evde dört çocuk var, ekmek bulamadığımız günler oldu. Yusuf Emmi’n köye, tarlamızı ve ele çift sürmeye gider; bazen üç-dört gün gelmezdi. Eylül ayının sonuydu. Havanın sıcaklığı devam ediyordu. Gene eşim köye gitmişti. Baktım evdeki teknede ekmek kalmamış. Buğdayımız da unumuz da yok…Ne yapacağımı şaşırdım. Bucak Mahallesi’nde komşumuz Baddalağın Ayşa Aba vardı. Ona gidip çaresizlik içinde: “Ekmek edeceğim evde un yok; dört çocuk aç; ne yapayım?” dedim. Kabri nur olsun o da bana: “Çolağın koturanın oralara arpa-buğday başağı toplamaya gidelim, git evden çuval getir!” dedi. Ben hemen eve seyirdip çuval aldım. O da bir çuval aldı ve tarlalara gittik. Oradaki, ekinleri biçilmiş tarlalardan yer düşen arpa-buğday başaklarını toplayıp çuvallara doldurduk. Dolan çuvalları kan-ter içinde sırtımıza yükleyip eve getirdik.
.Çuvalları taşın üzerine döküp esbab tokacıyla dövdük ve içinin denesini ayırdık. Eleyip savurduk ve yıkayıp serdik. Ertesi gün kuruyan buğdayın taşını ayıklayıp, çuvala doldurduk. O zaman belediyenin değirmeni ve Aşkar’ın Değirmen vardı. Ayşa Aba: “Öğüttürmeye paramız yok, Aşkar’ın Değirmene götürelim, o para almaz.” dedi. Buğday çuvallarını sırtımıza yükleyip değirmene vardık. Değirmen kalabalıktı ve sıra vardı. Bizim o hâlimizi gören Aşkar’ın Hakkı, hemen çuvalları elimizden alıp herkesin önüne geçirdi ve buğdayımızı öğüttü. Biz para demeden: “Hadin güle gül gidin!” deyip para almadı. Biz de dua ede ede eve vardık. Hemen hamur katıp, bir tekne ekmek yaptım. Ertesi gün eşim köyden gelip bir tekne ekmeği görünce çok sevindi.
Komşumuz Baddalağın Ayşa Aba çok iyi kadındı. Bana devamlı nasihat eder, yol gösterirdi. “Aş emekte biter.” derdi. Başşak toplarken: “Çapaya gidip de ne yapacaksın! Başşağa gidelim; başşak daha iyi! Para gelir geçer! Bak, neliğinen topluyorsun. Hiçbir şeyi israf etme! Yılan bile toprağı biter diye yalaya yalaya yer!” derdi.
Arada haşgeş kırmasına ve çapaya giderdik. Haşgeş gırması bittikten sonra ertesi gün erkenden haşgeş başşağı toplamaya giderdik. Bir şinik toplayabilirsek hemen yağ çıkarttırırdık.
*************************************
ŞİMDİKİ YAŞANTIYI NASIL GÖRÜYORSUNUZ?
Bolvadin’imiz imanlı, terbiyeli, ahlaklı kişilerden oluşmuştur. Her gittiğim evden genelde memnun kalırım. Bazen cahillikler oluyor. Ben ve emsallerim çok sıkıntı çektiğimiz için, israf yapmamaya çok dikkat ederiz. Yeni nesilde pek bunu göremiyorum. Çöp dökmeye gidiyorum, çöpe atılmış bir sürü ekmek görünce etlerim sızlıyor. Hemen alır ıslatır, kuşlara veririm.
Baklava yapmaya eve gidiyorum; kadın, tepsi hazırlamamış; cevizleri kırmamış; karşımda oturuyor. Bir gün bir evde kestirmeyi ocağa koyup unutmuşlar. Kestirme yanmış, kokusu her tarafa yayıldı. Bana tencereyi gösterip, bunu ne yapacağız? diye sordular. Düşündüm düşündüm: “Ne yapacaksınız biliyor musunuz?” dedim. “ Üzerine sıcak su döküp karıştıracaksınız, eriyince hemen götürüp helâya dökeceksiniz! Bunu ancak helâ paklar!” dedim. “Garı var, çerden çöpten aş eder, /Garı var, bişmiş aşı daş eder.”
Ailede birlik olması lazım… Ev içerisinde iş paylaşımı olması lazım. Genelde hep birlikte çalışan aileler gördüm. Bir ailede gördüğüm olumsuz olayı anlatayım: Bir gün bir evde baklava açarken, gelin, gayınna ve görümceler vardı. Hepsi de avrat…Gayınna ve görümceler karşımda oturdular. Gelin ayakta kan-köpük kustu, telesidi. İlk önce gülvarak açtırdılar, gelin pişirdi geldi. Kestirmeyi döküp bir tepsi baklavayı yediler. Ben şaşırdım kaldım. Gelin bana mı yardım etsin! Çocuğuna mı baksın! Yemek mi yapsın! “Eden de garı, ettiren de garı!”
Bazen akşam yemeğimi yiyip balkona oturup akşam ezanının okunmasını beklerim. Akşam ezanı okunurken garıların guraf guraf evlerine gittiklerini görürüm. İçimden: “Makarnacılar gidiyorlar; bunlar ne zaman eve varıp yemek yapacaklar? Hiç mi gocaları bir şey demiyor?” derim. Her çar örtünen; her şalvar giyen avrat değil!...(Allah rahmet etsin)
N.Sait EKİCİ
Yorumlar
Kalan Karakter: