Kamuoyunda “10. Yargı Paketi” olarak bilinen “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 4 Haziran 2025 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Özellikle ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmaya yönelik yapılan yeni düzenlemelerin yanı sıra birçok kanunda değişikliği barındıran düzenlemeler mevcuttur.
10. Yargı Paketi ile kanunlaşan yeni düzenlemeler doğrultusunda 1512 Sayılı Noterlik Kanunu’ndaki disiplin hükümlerinin yeniden düzenlendiği görülmektedir. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında yapılan düzenlemeye göre ise duruşma yapılmasının zorunlu olduğu davalar ile istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde davanın açıldığı tarihteki parasal sınır esas alınacaktır.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında suça teşebbüs, kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçlarında cezaların alt ve üst sınırları artırılmıştır. Bunun yanı sıra, tehdit suçunda da cezalar artırılmış olup tehdidin; silahlaveya kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle imzasız mektupla veya özel işaretlerle veya birden fazla kişi tarafından birlikte ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde fail hakkında iki yıldan beşyıla kadar hapis cezasına hükmolunurken yeni düzenlemeye göre fail iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir. Ayrıca trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu kapsamında cezaların alt sınırı artırılmıştır.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında da birtakım değişiklikler yapılmıştır. Buna göre; hükümlünün denetimli serbestlikten yararlanabilmesi için beş günden az olmamak üzere koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması gerekecektir. Ancak, yapılan düzenleme, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar bakımından uygulanmayacaktır. Hükümlünün, tekerrür nedeniyle koşullu salıverilme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olmayacaktır. İkinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere de koşullu salıverilme imkanı getirilmiştir. Bu kapsamda, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulanacaktır.
Ayrıca 5275 Sayılı Kanun kapsamında özel infaz usullerine ilişkin de yeni düzenlemeler yapılmıştır. 80 yaşını bitirmiş hükümlüler için konutta infaz düzenlemesi yapılmıştır. Ayrıca, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar hariç olmak üzere hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerdenmaruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilecektir. Mahkûmun durumu, Cumhuriyet başsavcılığınca birer yıllık dönemlere göre incelenecektir. İnceleme sonuçlarına göre hükümlünün iyileştiğinin tespit edilmesi halinde infaz hâkimi, cezanın konutta çektirilmesine dair kararı kaldıracaktır. Mahkûm, denetimli serbestlik müdürlüğü ve bulunduğu yer kolluk makamlarınca izlenecektir. Toplam cezası on yıldan fazla olan hükümlülerin elektronik cihazların kullanılması suretiyle takibi zorunluolmakla birlikte bu yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde cezanın konutunda çektirilmesine dair karar infaz hâkimliğince kaldırılacaktır.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun iş sözleşmelerini düzenleyen 27.maddesinin birinci fıkrası “İş sözleşmeleri, işçinin mutadişyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak üzere, tarafların sözleşmeyle belirledikleri hukuka tâbidir” şeklinde dördüncü fıkrası “Ancak hâlin bütün şartlarına göre işin yapıldığı yer hukukunun işin yapıldığı sırada uygulanmak zorunda olan hükümleri hariç olmak üzere, iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir” şeklinde değiştirilmiştir.
Bunun yanı sıra, 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun Adlî ve İdarî Yargı Hâkim ve Savcılarının Kurula Üyeliğin sona ermesini düzenleyen 28. Maddesinde de değişiklik yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre ise; senetle ispat zorunluluğu ve senede karşı tanıkla ispat yasağına ilişkin hükümlerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı; istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, temyiz edilemeyen kararlar ile temyiz incelemesi ve duruşmasına yönelik hükümlerdeki parasal sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktar esas alınacaktır.
YORUMLAR